BİR KOKLEAR İMPLANTIN HAYAT HİKAYESİ: CARLOS


Bu konuda güncel bir yazı yazmak istedim. Bunun için düşünüyorum, araştırıyorum, eski yazılarıma bakıyorum. Hemen bir güncelleme paylaşayım sizinle: İşitmenin ekonomi politiği üzerine yazdığım ikinci yazıda dış parçanın fiyatından bahsetmiştim ya sizlere, işte o fiyat yükselmiş arkadaşlar. 20 bin TL olan fiyat, 28 bin TL OLMUŞ. Bir üst modelinin fiyatı da 30 bin TL. Neyse. Gerekirse döneriz tekrar bu kısımlara. Neden Carlos hakkında güncel bir yazı yazma gereği duydum? Biraz onu açıklamaya çalışayım size.

İşitme engelim ve koklear implant üzerine yazdığım yazılara bir göz attım da, ne çok zaman geçmiş. Ne çok değişmişim. Özümü koruyarak değişime devam etme yolunda ne çok mesafe kat etmişim. Köprünün altından hakikaten de ne sular akmış gitmiş. İlk ameliyat olduğum, koklear implanta alışmaya çalıştığım ve rehabilitasyona gittiğim zamanlar, yani 2016 sonları 2017 başları, çok yorgunmuşum. Sinirliymişim, kırgınmışım insanlara. Kafamın içine doluşan dünyayla, onun sesleriyle baş etmekte çok zorlanmışım. Yakın geçmişte, işitme engelim hakkında birkaç soru soruldu bana. Anlatmaya çalıştım ama kendimi tam ifade edebilmişim gibi de gelmemişti bana. Ama o eski bezginliği, yorgunluğu, anlaşılmadığını düşünmenin verdiği siniri hissetmedim. Evet, başlayalım hadi. Bir zamanlar bir Carlos vardı, hatırlar mısınız? Halen var.

***

Nedir benim durumum?

İleri derecede işitme engelliyim. Tıbbi terimlerle sizi sıkmayacağım. İşitme cihazının fayda sağlamadığı bir noktaya gelmiştim. O yüzden koklear implant ameliyatı olmaya karar verdim.

 

Koklear implant nedir?

İki parçadan oluşan bir protez. İşitme cihazından kat kat daha iyi duyabiliyorum. İç parça olan vida, ameliyatla takılıyor. Dış parça, konuşma işlemcisi, iyileşme süreci sonrasında odyolog tarafından ayarlanarak takılıyor ve açılışı yapılıyor. Kurdelesiz, he he. Kuru espri sonrası, protezin markasına gidiyoruz. Koklear implantımız üzerine hızlandırılmış ama detaylı bir oryantasyon eğitimi alıyoruz.

 

Nasıl oluyor şimdi bu implantla duyman?

Arçelik var ya, robot hani, onun gibi mekanik duyuyorum. İlk başlarda, kadın erkek sesini ayıramıyordum. Öyle bir süreçti. Rehabilitasyonla sesleri tanımayı, ayırmayı öğrendim.

 

E diğer kulak?

Sol kulak, yani implantsız kulak da çok ileri derecede işitme kaybı yaşıyor. Ama ona hiçbir müdahale istemedim. Devlet ikinci implantı belli bir yaşa kadar karşılıyor. Daha az faydası olsa da işitme cihazı da kullanabilirim. Ama şimdilik ikisini de istemiyorum. İleride düşünülür.

 

İmplant senin kendinle ilişkini nasıl etkiledi?

Şimdi daha iyiyim. Daha bir kendimdeyim. Hayatımın evrildiği nokta, ilerlediğim yol, mahremime aldığım insanlar bende çok şey değiştirdi. Ama halen zorlanıyorum. Duyup duymadığımı kendince “kontrol” eden insanlar da tanıdım. Ama ilk zamanlardaki karamsarlığım yok.

İlk ameliyat olduğum ve rehabilitasyona gittiğim 2016 sonu ve 2017’nin komple tamamı, yorucuydu. Lisansın son senesinin tam ortasında ameliyat oldum. Bir yandan sınavları verme stresi, bir yandan bitirme tezi, bir yandan rehabilitasyona git, stajdı derken “Ben bu okulu bitirebilirsem mucize” dedim. Ekürim çok destek oldu, sağ olsun. Mezun oldum. Garsonluk, kafe işletme, öğretmenlik gibi alakasız işleri kısa süreye sığdırarak tam bir neoliberal birey örneği oldum. Öğretmenlik yaparken GSÜ dil kursu ve BOUN mezunu Hoca’dan matematik dersi aldım. Elimin ucuyla uğraştığım sınavların birinden eh denilecek, birinden de düşük puan aldım. Manevi annem aklımın çalıştığından fazlasıyla emindi. Çalışmaya devam ettim. İşten çıkıp matematik dersi almaya koşuyordum. Hafta sonu Ortaköy’e karşı kahve içmek dil kursunun güzel yanıydı. Öğretmenlik maceram pek parlak gitmiyordu. Okulların kapanmasına yaklaşıyoruz. Öğrencilerimle sorunlarımı çözdüm. Ales 80 ile yola devam ettim. Yds beni pek mutlu etmedi. Sultan Abla, şimdi olmazsa sonraki, sen yaparsın, dedi. Akşamları restorantta karşılama işinde çalışmaya başladım. Şimdiki uyku düşkünlüğüm o zamanlardan geliyor olabilir. 3-4 saatlik uyku ile bir işe git, ondan çıkınca işe git, eve gel vs derken artık yazamayacağım. Neyse. Yüksek lisans için kalktım Gaziantep’e geldim. Destekleyici Hocalar ile karşılaştım. Bunun bendeki geliştirici etkisi hakiki anlamda hayati bir konumda. Güvenip sorumluluk vermeleri benim için çok önemli. Mektup arkadaşım ve gülen kadın ile okuma kulübü kurduk. Benliğimizi ince ince işlemeye, yolumuzu inşa etmeye devam ediyoruz. Ne alaka tüm bunlar, işitme ile ne alakası var diyeceksiniz. Haklısınız. İşitme, sadece kulakla olmuyor. Ruhla da oluyor. Kafam dağınık olunca, danışmanın bir cümleyi beş kere tekrar etmesi gerekebiliyor. Kendimle olabilmeyi öğrendim. Duymak ve konuşmak, o kadar da korkutmuyor artık beni.

 

Gürültülü ortamlar zor olmuyor mu?

Hem de nasıl. Ama herkes için zor. Hem bizim ‘kulağın’ bir avantajı var: Sesi açıp kısabiliyoruz, hatta istersek kulağı komple kapatabiliyoruz. Efsane bir hareket. İstersek de açarız. Bize kalmış. Hiç.

***

İşte böyle. Aklıma gelenleri yazdım. Sorunuz olursa sorun, açıklamaya çalışmak isterim. Nasreddin Hoca ve eşek fıkrasını hatırlayın. Etrafınızdaki seslere kulak verin evet, bu önemli; ama kimseyi memnun edemezsiniz, o yüzden yapmaya çalışmayın. Kendinize inanın. Sizi sevenleri ve size inananları dinleyin 😊

Kendi yolunuza sadık olun.

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar