KİRPİ
Birini çok iyi tanıdığını söylemek… Ne kadar iddialı. Hayatın
doğasına aykırı bir kere. Bir insan, ömrü boyunca, fabrikasyon ürün gibi, hep
olduğu şekilde mi yaşar? Hiç mi değişmez? Ve de bir insana bu muameleyi yapmak
ne kadar doğru, hiç sordunuz mu kendinize? Hep küsen bir insan, belki 1001. seferde
küsmeyecek size? İnsan bu, değişir. Hiç çuvaldızı kendinize batırdınız mı? Bir sorun
olduğu zaman muhatabınızla açık ve net bir şekilde konuştunuz mu? Bakın;
sevgilisi, abisi, annesi, babası, yakın arkadaşı demiyorum. Muhatabınız diyorum.
İletişimde en sık yaptığımız hatalardan birisi bu. “Ama
çok açıktı bence, anlamalıydı, düşünmeliydi, ima ettim niye anlamadı ki” vs… Geçtim
farklı kültürleri, herkes farklı bir anlam dünyasına sahip. Sizin için mesele
olan bir şey, karşınızdaki için mesele olmayabiliyor. Sizin üzüldüğünüz bir şey,
karşınızdakine saçma gelebiliyor. Kur’an da bizi uyarır, zanla hareket
etmememizi söyler. Açık ve net bir şekilde, karşımızdakini incitmeden, karşımızdaki
insana karşı dürüst olmalıyız. Yapılan bir espriden rahatsız mı olduk? “Bu
espriyi yapma lütfen, şunu şunu hissediyorum” diye konuşabiliriz. Susup, tepki
vermeyip yola devam edersek, karşımızdaki bir sorun olduğunu nasıl anlayacak? Altını
çizmek isterim tekrar tekrar: Net tepkiler.
Net olduğunuz, konuşmak için çabaladığınız halde
hiçbir şey düzelmiyor mu? Bir durup durumu gözden geçirin, tek çabalayanın siz
olduğunu göreceksiniz. Muhatabınız, canı yandığı için sizin de canınızı yakmaya
çalışıyor sadece. Engin Geçtan, “İnsan Olmak” kitabında insan olmanın ikilemini
kirpi benzetmesiyle açıklar. Kirpiler, ısınabilmek için birbirlerine sokulurlar
ama dikenler batar. Uzaklaşırlar, bu sefer de üşürler. Annemin dediği gibi,
insanlarla yakınlaştığınız zaman, onlara batmaya başlarsınız.
Belki de uygun mesafeyi zaten bulmuşsunuzdur?
Yorumlar
Yorum Gönder