Sadık Koruyucum
Atlas hayatıma geldiğinde, evde bir boşluk vardı.
Adını koyamadığım ama her yerde hissedilen bir boşluk.
Birlikte yaşamaya başladığımızda fark ettim:
korunmak, her zaman yüksek sesle olmazmış.
Atlas beni havlayarak değil,
yanımda durarak korudu.
Bazen hiçbir şey yapmadan,
sadece bekleyerek.
Bazen ben düşüncelerimde kaybolduğumda,
ayağımın dibine kıvrılarak.
Bazen gecenin bir yarısı, nefesini hissettirecek kadar yakın uyuyarak.
Onunla birlikte şunu öğrendim:
Sadakat, büyük jestler değil.
Sessiz kalabilmek.
Gitmemek.
Aynı yerde kalmaya razı olmak.
Atlas acele etmiyor.
Yağmurda yürürken, rüzgârda dururken,
dünyanın ritmini benim yerime dinliyor sanki.
Bana da uymayı öğretiyor.
Yavaşlamayı.
Zorlamamayı.
Birlikte yürürken fark ediyorum:
Korunmak bazen sadece yanında biri varken mümkün oluyor.
Bir şey çözmesine gerek yok.
Bir şey söylemesine de.
Orada olması yetiyor.
Bugün Atlas’ın hayatıma gelişinin bir yılı.
Bu bir yılda bana öğrettikleri saymakla bitmez.
Ama en önemlisi şu:
Yanımda durarak beni koruyan bir dostum var.
İyi ki geldin kızım.
Sadık koruyucum.
Yorumlar
Yorum Gönder