EVET, NEDİR ÖZEL EĞİTİM?
EVET, NEDİR
ÖZEL EĞİTİM?
Evet, doğaçlama bir yazıyla tekrar karşınızdayım efendim.
Benim hayatımın temel bir parçası olan, kısaca ‘ eğitim’ dediğim olay, pek çok
insan için yabancı bir kavram. Nedir peki eğitim dediğim şey? Özel eğitim ve
rehabilitasyon merkezi. Dış parça takıldıktan sonra odyoloğum Tuğçe Hanım bana
Mecidiyeköy’ deki “ Belgin Birer Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi” ni
önerdi. Sesleri anlamlandırabilmek, konuşmayı düzeltebilmek yani duymayı ve
konuşmayı öğrenmek için gitmemin doğru olacağının ben de farkındaydım.
Odyoloğumun bana önerdiği bu kurumu da biliyordum, ameliyat öncesi süreçte
İstanbul’ daki kurumları internetten araştırmıştım.
Ameliyat sonrasındaki raporları çıkartmaya çalıştığım o
bürokratik süreç bana çok daha zor geldi, çıldıracağımı düşündüğüm zamanlar
oldu. Özürlü raporunun çıkması gerekiyor ki, Fatih Rehberlik Merkezi’ ne
başvurayım ve RAM raporu dedikleri Milli Eğitim’ in verdiği bir raporu alayım.
Bu bürokratik süreci şimdilik detaylı anlatamayacağım, affedin. Düşündükçe
fenalıklar basıyor bana çünkü.
Neyse, bu süreçte başka kurumları da araştırdım tabi. En
iyisini seçmek istiyordum ve hata yapmak istemiyordum. Araştırdıkça Belgin
Birer’ in yetişkinlerde tercih edilen en iyi kurum olduğunu gördüm ama bazı
tereddütlerim de vardı. Bu araştırma sürecinde Fatih Rehberlik Merkezi’ nin
bana verdiği destekten gerçekten çok memnunum. Benim adıma kurumla görüştüler
ve tereddütlerimi giderdiler.
Ve sonunda özel eğitime başladım. Haftada iki gün iki farklı
hoca ile bir saat çalışıyoruz. İnsanlar en çok şunu soruyor bana: Ne
yapıyorsunuz derslerde? Mezuniyetim için annem İstanbul’ a geldiği zaman onu da götürmüştüm derse.
İzleyerek daha iyi anlaşılıyor ama ben size olayın özünü vermeye çalışayım.
Özel eğitime ilk başladığım zaman çalışmalar yaptık, hangi seslerde sorun
yaşadığımı tespit ettik. “ s, ş, ç, m, z” sesleri çıkarmakta zorlandığım,
çıkarmaya çalışsam da düzgün çıkmayan seslerimdi. Şimdi beni tanıyanlar daha
iyi konuştuğumu söylüyor. Sesleri algılama ve ayırt etmede de iyi bir mesafe
kat ettiğime inanıyorum. Hocalarım, dünya tatlısı insanlar Gizem ve Esra Hoca
benden memnun olduklarını ifade ediyorlar. Derslerde hocam seçtiği ya da
seçtiğimiz bir metni okuyor. Onun sesinden seslerin nasıl çıktığını duyuyorum.
Daha sonra arkama geçiyor, yani dudaklarını göremeyeceğim bir yere. Arkamdan
metni okumaya başlıyor, ben de söylediklerini tekrar ediyorum. Doğru anlayıp
anlamadığımı görebiliyoruz böylece. Görmeden anlamaya çalışıyorum söylenenleri.
Bazen ortaya güzel bir performans koyuyorum, bazen düzgün yapamayabiliyorum.
Hocalarım bunun gayet normal olduğunu söylüyor. “ Dik” kelimesini beş kere
tekrar etmek zorunda kalmıştı Esra Hoca.
Anlayamamamın ve anlamadığımda tekrar ettirmenin gayet normal olduğunu,
kötü hissetmemem gerektiğini söylüyor sabırlı hocalarım.
Duymak için, anlamak ve düzgün konuşmak için her zaman
çalışmam gerekecek. Evde de çalışmam gerek, haftada iki gün kurumda yapılan
çalışma hiçbir şekilde yeterli değil. Ne kadar çok farklı sesle çalışma yaparsam
o kadar iyi. Kendi kendime de çalışmalar yapıyorum.
Hocalarımın mutlu olduğu bir nokta da telefonda dinleme
çalışmaları yapabilmemiz. Telefonda konuşabilen implantlı bir arkadaşımı
kıskanmıştım, Gizem Hocamla telefonda dinleme çalışması yapmaya başlamıştık.
Telefonda dinlememden çok memnun, mutlu. Esra Hocamla da yaptık, ilk başta
takıldım biraz, Gizem Hocanın sesine alışmıştım çünkü, ama biraz uğraşınca onun
sesini de anlayabildim.
Performansım iyileştikçe
hocalarım çalışmaları zorlaştırıyorlar ki dinlemem ve anlamam daha da
iyi olsun. Okuduğumuz metnin dışından parçalar okuyorlar mesela. Ya da gürültü
sesi açıyorlar telefonlarından, müzik açıyorlar. Psikologlardan biriyle bir
çalışma yapmıştık, plastik bardak buruşturarak okumuştu o da. Beynin işitme
bölgesi ne kadar zorlanırsa o kadar iyi, o bölgenin aktifliği artar.
Şimdilik bu kadar, umarım açıklayıcı bir yazı olmuştur.
Sorularınız olursa lütfen çekinmeyin, sorun. Carlos ve ben görüşürüz diyoruz!
Yorumlar
Yorum Gönder