CLARICE



“Bunun politik olmaması gerektiğini söyleyeceksin. Ben de her şeyin politik olduğunu söyleyeceğim” 

Televizyonu açtığımda Fx’ta Clarice varsa kanalı değiştirirdim, öyle sevmezdim. Bir gün ne oldu bilmiyorum, kanalı değiştirmedim. Dizinin denk geldiğim bölümünü izlemeye başladım. Beni kesmedi. İronik bir kelime seçimi oldu :) İnternetten diziyi buldum, 13 bölümünü de izledim. Dizinin devamının gelmesini umuyorum. 
Dizide dark bir atmosfer var ve bu beni ilginç bir şekilde rahatlatıyor. Belki de insanı usulca gölgeleriyle yüzleştirmesiyle ilgili bir şeydir. Ya da kaçtığı karanlık yanlarıyla insanı bir anda sert bir şekilde karşı karşıya getirmesiyle ilgili de olabilir. Alıştığımız o kendinden emin, ne yaptığını bilen “süper” Hollywood kahramanlarından değil Clarice. Korkuyor, endişeleniyor, kabuslar görüyor, amiri tarafından azarlanıyor, en yakın arkadaşıyla tartışıyor, onu ağzına bir parmak bal çalarak kandırmaya çalıştığında best friend’i onu azarlıyor, doğrusunu yapana kadar da Clarice o düğümlerin hiçbirini çözemiyor. Bir kere Clarice kendini ihmal ederek bir yere varamayacağını bence anlıyor. Daha da önemlisi, tek başına bir şey yapamayacağını, eksik kalacağını görüyor. İnsan, insanın en büyük kâbusu olabiliyor evet; ama insan yalnız başına bir yere kadar gelişebiliyor. Clarice, ekip arkadaşlarına güvenmeye başlayınca, bir takımın parçası olmayı öğrendikçe soruşturma dosyalarında ilerleme kat ettiklerini görüyoruz dizide. İnsanlığın ağır hasarlarıyla bizi yüzleştiren davalar hepsi de. Ekibimiz zorlu davaları araştırırken kendi korkularını da tanıyor, birbirlerine benliklerini açmayı öğreniyorlar. 
Ne diziydi ama bizim şu Clarice. Yazının başındaki alıntı da Ruth’un bir cümlesi. Dizimizin cengâver karakterlerinden. Bir noktada sevdiğim bir konuşması da var, onu da aktaracaktım size. Ama galerimde videoyu bulamadım, başka sefere artık.  

Yorumlar

Popüler Yayınlar