BİLMEM
"Ben Hiç Öldürülmedim” şarkısından esinlenilmiş bir
başlıkla, kendim olarak, yani Berna olarak karşınızdayım. Sizinle sohbet etmeye
geldim. Tüm yazdıklarımda benden izler var tabi ki. Öykülerimde, denemelerimde,
benden akıp gelen sözcükleri okudunuz. Ben olmasam da, benden parça taşıyan
karakterler yarattım. Bazılarını, içimdeki karanlığı, acizliği, korkuyu,
abartıyı, kendine acımayı içimden akıtıp giderebilmek için kullandım.
Olumsuzluklar, korkular, karanlık içimde yuva yapamasın diye kullandım onları. Çok
teşekkür ederim, sevgili kahramanlarım.
Şimdi, bir aracı olmadan, arada bir perde olmadan, kendi korkularımdan,
karanlıklarımdan bahsedeceğim. Belki onlar birilerinin içine dokunur, kendileri
ile yüzleşmelerini ve kendilerinden korkmamalarını sağlar. Belki bu vesileyle
dünyada bir küçük değişimin parçası oluruz.
Kendimi dinlemekten korkuyordum. Anlaşılmamaktan
korkuyordum. Kendimi ifade etmekten korkuyordum. Eh, böyle olunca da,
korkularımı doğrulayacak tecrübelerin içine itiyordum kendimi. Hocam beni anlamıyordu.
Arkadaşım beni dinlemiyordu. Çok sevdiğim biri beni yanlış anlıyordu. Nasıl
olurdu bu? Bir değişim noktası yaşadım. Tam olarak ne ile oldu, nasıl başladı,
bilmiyorum. “Şöyle oldu, o yüzden böyle oldu” diye bir noktaya parmak
basamıyorum. Ama, korkmamaya başladım. İnsanlar beni dinlemeye başladı.
İnsanlar beni anlamaya başladı. Kalpleri bağlı olanlar, anlamamaya devam etti,
ama bu benim yüzümden olmadı ve böyle olmasından dolayı kendimi suçlamadım.
“Nasıl oldu bu?” diye düşündüğüm zaman, içimde sıcaklık hissettiren, aklımda
canlanan anılar oldu. Manevi kardeşimden mektup aldım. Hiç değinmesem bile
olaya, beni tam olarak ‘o şekilde’ anlayan Aylin’im bana “Cümlelerim senindir”
dedi. Ekürim bana yüzümü güldüren bir fotoğraf attı. Manevi annem ile hasretini
duyduğum bir sohbet ettik. Çocukluk arkadaşım, istediği bölümde akademik
çalışma yapmaya başladı. Danışmanım ile ettiğimiz sohbetler beni besledi. “Ödev
var” diyen inek öğrenci tipi olarak, duyduğumu söylediğim güven sınandı,
beklemem gerektiği sözünü dinledim. Bunun benim için neden daha iyi olduğunu,
nasıl daha verimli çalışmamı ve üretmemi sağlayacağını gördüm. “Nasıl olur da
beklerim?” noktasından “İyi ki beklemişim, sözünü dinlemişim” noktasına geldim.
Kendimi başarısız olarak algılamaktan geçtim, kendi içimde daha derinleştim ve
daha farklı bir boyutta, beni daha bir tatmin eden şekilde üretmeye başladım. Bir
insandan razı olmanın, onun da benden razı olmasının, nasıl bir şey, his,
olduğunu anladım. Sabretmeyi, beklemeyi, yavaşlamayı öğrendim. Olmak istediğim
öğretmen modelini inşa etmeye devam ettim. Kendimden geçtim, kendime geldim.
Kendimi sevdim. Kendimi anladım. Kendime baktım. İçimi temizledim, kalbimi
arındırmaya devam ettim. Muhafazakar olma, yani benim için önemli olanları
muhafaza etme yolunda ilerledim. Gereksiz kalabalıktan arındım. İçime yeni
birini alamayacak kadar yorgun olduğum için kendimi suçlamadım. İçimi
acıtanları dışıma aldım. İçimdeki yerini özenle koruyana, bana bir adım gelene
ben iki adım gittim. Sayısal olarak söyleyince tam olmadı sanki ama, anladınız,
biliyorum. Aylin’ime tekrar selam olsun bu noktada. İçime girmek isteyen biri,
öyle güzel, öyle saf, öyle net, öyle sade bir şekilde kendi oldu ki, onun için
bir yer açtım kendimde. Yoluma nasıl devam edeceğimi tam olarak bilememek beni
yıldıramadı artık. Geleceğimdeki belirsizliği beyin fırtınaları, derin
muhabbetler ile aydınlatmaya çalıştım. Kesin bir noktaya varamadım belki, ama
istediğim konuya parmak basabildim, ismini koyabildim. Bunu üzerine literatür
araştırmaya başladım, okumalarımı derinleştirme üzerinde çalışmaya başladım.
Heyecanımı bulandırmasınlar diye kaldıramayacak bünyelere açmadım konuyu.
İçimde çok güzel insanlar var. Güzel bir anıyı olduğu gibi yaşadım, önüne ve
arkasına nefsin kirlerini koymadım, içine karanlık bulaştırmadım. Olduğu gibi
yaşadım. Olduğu gibi hatırladım. Olduğu gibi hatırlamaya devam etmekten mutlu
oldum.
Pera’yı kucağıma alarak evin içinde doyasıya dans
ettim. Şarkı söyledim. Kokusunu içime çeke çeke öptüm. Sıkılıp burnumu ısırınca
sinirlenmedim. Göbüşüne kafamı gömdüm. Totosunu totosunu sevdim. İstenmediğim,
küçük düşürüldüğüm, sevilmediğim anları hatırlayıp üzülünce bana gösterdiği
şefkati kabul ettim. Sevgisiyle beni iyi etmesini kabul ettim, etmesine izin
verdim. Bütün bunların her zaman benimle ilgili olmadığını, tepkiyi verenin
kendisinden kaynaklandığını anladım. Her insanın bir ayna olduğunu, kendi
korkusunu yansıttığını bir kez daha anladım. Kendi korkumu fark edip ona
tutunmaktan vazgeçtim. Gitmesine izin verdim. Korkumun beni hayattan
alıkoymasına izin vermedim artık, vermiyorum. İnsanların korkularını bana mal
etmelerine izin vermedim, korkularının benim kim olduğumu belirlemesine ve beni
hayattan alıkoymasına izin vermedim, vermiyorum, ve umarım, vermeyeceğim.
Dans ettim, ediyorum. Ürettim, üretiyorum. Şarkı
söyledim, söylüyorum. Kendimi sevdim, seviyorum. Kendim oldum, oluyorum.
Yaşadım, yaşıyorum. Bir değişimin mümkün olacağına inandım, inanıyorum. Bahçemi
temizledim, temizliyorum. Güzel tohumlar ektim, ekiyorum. Onu korudum,
koruyorum, korumaya devam edeceğim. Bir insanın içini görebildim. Bir insana
içimi gösterdim. Bunu, olduğu gibi sevdim, korudum, yaşadım. Beklentinin
kirlerinden korudum onu. Dans ettim. Neden bunu tekrar tekrar söylüyorum? Çünkü
yaşamın enerjisinin bu yolla bedenimde var olabileceğini, dolaşabileceğini
anladım. Evimin perdelerini çekip özgürce dans edemediğim bir günün
diğerlerinden daha yorucu geçtiğini anladım. Anladım, inandım, sevdim, saygı
duydum. Bağ kurdum. Şairin “Üstü Kalsın” diyebildiği bir hayat yaşamasına
özenirdim, o hayata kavuştum. Hayatın içimde var olmasına engel olmayı
bıraktım. Yaşamın içimde var olmasına izin verdim.
İçimdeki yaşamın özünü korudum, açılan yaraları tamir
ettim, özü korumaya devam ediyorum, ve umarım, devam edeceğim. İçimde demlenen
kelimeleri böylece dışa aktarmaya çalıştım. Umarım, size dokunur sözlerim.
Umarım, sözlerim ve ben, size dokunuruz. Güzele odaklanıp, güzeli hissedip,
güzele inandığım zaman güzelin çoğaldığını fark ettim. Kendimi seçtim, kendi
yolumda kendim ilerlemeye karar verdim. Umarım siz de kendinizi seçersiniz. Dünyada
bir değişim olabileceğine inanırsınız. İzin verin, sözlerim ve ben, elinizden
tutalım.
Yorumlar
Yorum Gönder